Ayasofya 86 yıllık bir esaretten sonra nihayet günyüzü gördü. Onun günyüzü görmesi milletimizin, tarihimizin, Eba Eyyub El-Ensari’nin, Akşemseddin Hazretleri’nin, Ulubatlı Hasan’ın ve cümle Şüheda-i kiramın günyüzü görmesidir. Çünkü Ayasofya bağımsızlık ve özgürlük sembolüdür, bu şehrin İslam şehri kılınışının ispatıdır.Ayasofya, İstanbul fethedilinc fetih hakkı olarak Sultan Fatih’in ukdesine tevdi edildi. Onun şahsi malı oldu. O da fetih hakkı olarak kendisine verilen Ayasofya’yı kıyâmete kadar Cami olarak kullanılmak üzere vakfetti. 1934 yılında türlü dalaverelerle bu kutsal mekan tekrar kilise yapılmak istendi. Başaramayınca Müzeye çevirdiler. Cami olmasın da ne olursa olsun dediler. O gün bugündür anlamsızca müze olarak anıldı.Sosyal medyadan takip ediyorum. Ne kadar da çok düşman varmış! 86 yıldır müze adı altında Ayasofya’nın cami hüviyetini ortadan kaldıranlara tek kelime etmeyenler, burayı tekrar camiye çevirenlere karşı birden bire küheylan kesilmişler! Neymiş efendim cami kiliseye çevrilemezmiş!İnsan sormadan edemiyor.Madem bu kadar çok inançlıydınız, mabetlere bu kadar çok saygılıydınız neden bu mabedi müzeye çevirenlere karşı bugüne kadar hiç “gıkınız” çıkmadı? Ben söyleyeyim:Sizin Ayasofya diye bir derdiniz yok ve hiçbir zaman da olmadı. Siz sadece ve sadece Cami, dolayısıyla İslam düşmansınız!Tekrar bu prangalı mabedin Prangalarını çözen, onu asli hüviyetine kazandıran başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, dava arkadaşlarına ve aziz milletimize müteşekkiriz. Açılışta hutbeyi Cumhurbaşkanımızın okuması temennisiyle emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Sözlerimizi “Ayasofya” Şiirini yazdığından dolayı idam cezasına çarptırılan merhum Osman Yüksel Serdengeçti’nin AYASOFYA şiiriyle sonlandıralım. Allah’a emanet olunuz.Ey İslam’ın nuru, Türklüğün gururu Ayasofya!Şerefelerinde fethin, Fatih’in şerefi,Işıl ışıl yanan muhteşem mabet!…Neden böyle bomboş, neden böyle bir hoşsun?Hani minârelerinden göklere yükselen,Ta mâverâdan gelen ezanlar?…Hani o İlâhî devir, İlâhî nizamlar?…Ayasofya ses vermiyor,Ayasofya bir hoş, Ayasofya bomboş!…Hani nerede? Şu muhteşem minberde,Binlerce erin baş koyduğu şu temiz yerde,Şimdi hangi kirli ayaklar dolaşıyor?Ayasofya! Ayasofya!…Seni bu hale koyan kim?Seni çırılçıplak soyan kim?Hani nerede gönüllerden kubbelere, kubbelerden gönüllereGürül gürül akan Kur’an sesleri?Kur’ân sesleri dindirilmiş,Müslümanlar sindirilmiş!…Allah, Muhammed, Hülafâ-i Râşidin isimleriKubbelerden yerlere indirilmiş!Fethin, Fatih’in mâbedindenKitâb-ı Mübîn’i, bu ulu dîni kaldıran kim?Dînimize, imanımıza aldıran kim?Mâbedimin göğsüne uzanan nâmahrem el kimin elidir?Söyle Ayasofya, söyle,Seni puthane yapan hangi delidir?Elleri kurusun, dilleri kurusun!Ayasofya! Ayasofya! Seni bu hâle koyan kim?Seni çırılçıplak soyan kim?Ayasofya! Ey muhteşem mâbet;Gel etme, bizi terketme!Bizler, Fâtih’in torunları, Yakında putları devirip,Yine seni câmiye çevireceğiz…Dindaşlarımızla, kanlı göz yaşlarımızla,Abdest alarak secdelere kapanacağız,Tekbir ve tehlil sadaları boş kubbelerini Yeniden dolduracakİkinci bir fetih olacak…Ezanlar bu fethin ilanını,Ozanlar destanını yazacaklar…Putperest Roma’ya yeni bir mezar kazacaklar, Sessiz ve öksüz minârelerinden yükselen ezan sesleri fezâları yeniden inletecek!Şerefelerin yine Allah’ın ve O’nun Sevgili Peygamberi Hz. Muhammed’in aşkına, şerefine ışıl ışıl yanacak;Bütün cihan Fatih Sultan Mehmed Han dirildi sanacak!…Bu olacak Ayasofya, muhakkak olacak!İkinci bir fetih, yine bir ba’sü ba’delmevt!Bugünler belki yarın, belki yarından da yakındır,Ayasofya, belki yarından da yakın!..Abdulbari Karabeyeser